Başarı hikayeleri sitemizin bu yazısında, basketbol hayatı boyunca elde ettiği başarıları ile kendinden söz ettiren Michael Jordan hakkında yazacağız.
Michael Jordan, NBA tarihinde en büyük oyunculardan biridir ve rekabetçi doğası ve eşsiz yetenekleri ile tanınır. Jordan, 1991-1993 ve 1996-1998 yıllarında Chicago Bulls ile altı kez NBA şampiyonluğunu kazandı ve bu süre zarfında basketbol dünyasına damgasını vurdu.
Michael Jordan’ın şampiyonluk kariyeri, sadece zaferlerle değil aynı zamanda performansla da hatırlanır. 1992 NBA Finalleri’nde geri adım atmadan üst üste üç sayı kaydederek “The Shot” olarak adlandırılan unutulmaz bir an yaşattı. Ayrıca, 1997 NBA Finalleri’nde son saniyede yaptığı savunma hamlesiyle takımının şampiyonluğunu korumasına yardımcı oldu.
Ancak Michael Jordan’ın kariyeri sadece şampiyonluklarla sınırlı değildi. Jordan, NBA tarihinde beş sezon boyunca en çok sayı atan oyuncu oldu ve 10 kez All-NBA First Team seçildi. Ayrıca 10 kez NBA skoreri, 5 kez NBA MVP’si ve 14 kez NBA All-Star’ı seçildi.
Michael Jordan’ın rakipsiz şampiyonluk kariyeri, takıma liderlik etme kabiliyetleri ve eşsiz yetenekleriyle birlikte onu tarihin en iyi basketbol oyuncularından biri haline getirdi. Onun özverisi, çalışkanlığı ve tutkusu, her seviyedeki sporcular için ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Basketboldaki İlk Yılları

Michael Jordan, 17 Şubat 1963 tarihinde Brooklyn, New York’ta dünyaya geldi. Ancak ailesi, daha sonra Jordan henüz yürümeye başlamadan önce Wilmington, Kuzey Karolina’ya taşındı. Liseye kadar beyzbol ve Amerikan futboluyla da ilgilendi, ancak basketbola olan ilgisi daha büyüktü.
Emsley A. Laney Lisesi’ne gittiğinde, okul takımına seçilmek için çaba gösterdi ancak boyunun kısa olduğu gerekçesiyle reddedildi. Ancak yazın birkaç santimetre uzayarak daha iyi bir boya sahip oldu ve yoğun bir şekilde basketbola yönelmeye karar verdi. Son iki yılında okul takımında kendine yer buldu ve maç başına 25 sayı ortalaması yakaladı. 12. sınıfta ise McDonald’s All-American Team kadrosuna seçildi ve o sezon triple-double istatistikleri ile dikkat çeken performans sergiledi: 29.2 sayı, 11.6 ribaund ve 10.1 asist.
1981 yılında, Michael Jordan, Kültür Coğrafyası bölümünde burs kazanarak Kuzey Karolina Üniversitesi’ne katıldı. Burada Dean Smith’in yeniden düzenlediği takımda forma giydi ve Atlantik Konferansı’nda en iyi çaylak oyuncu seçildi. 1982’deki NCAA Şampiyonluğu maçında Georgetown Hoyas takımına karşı atılan son sayının sahibi oldu ve bu şutun kendisi için bir dönüm noktası olduğunu açıkladı. Üniversitedeki üç sezonunda, maç başına ortalama 17.7 sayı ve 5.0 ribaund oranı yakaladı.
1984’te Naismith ve Wooden Yılın Kolej Oyuncusu Ödülleri’ni kazandıktan sonra, Michael Jordan 1984 NBA Draftı’na katılmak için Kuzey Karolina Üniversitesi’nden ayrıldı. Chicago Bulls tarafından üçüncü sıradan seçildi. NBA kariyeri boyunca altı kez şampiyonluk kazanan ve birçok ödül alan Jordan, tarihin en iyi basketbolcularından biri olarak kabul edilir. 1986’da ise eğitimine yarıda kaldığı yerden devam etmek için Kuzey Karolina Üniversitesi’ne geri döndü.
Bulls’taki ilk yılları
1984 Olimpiyatları’nda aldığı altın madalyanın ardından Chicago Bulls tarafından 3. sıradan draft edilen Jordan, hem Bulls ile sözleşme imzaladı hem de Nike ve diğer spor markalarıyla sponsorluk anlaşmaları yaptı. Aynı yıl Houston Rockets tarafından 1. sıradan draft edilen Hakeem Olajuwon, önemli bir yıldız olmayı başarsa da Portland Trail Blazers, Jordan’ın yerine Sam Bowie’yi seçerek yıllarca bu hatanın bedelini ödedi.
Jordan, NBA’deki çaylak sezonuna da fırtına gibi başladı ve ilk yılında 28,2 sayı ortalaması ile Bernard King ve Larry Bird’ün ardından üçüncü sırayı aldı. Ayrıca 6,5 ribaund ve 5,9 asist ortalamasıyla da “Yılın Çaylağı” ödülünü kazandı. En iyi İkinciler Takımı’na seçilen Michael Jordan, Bulls’un kadrosuna katılmasıyla bir önceki sezona göre on bir maç daha fazla kazanarak ve Play-off’lara kalabilmesinde büyük rol oynadı. Ancak Jordan’ın ilk Play-Off serisinde Milwaukee Bucks karşısında takımı dört maçta da yenilgiyle ayrıldı.
Jordan’ın yeteneği ve performansı, o sezonun sonunda tüm basketbol dünyasının dikkatini çekti ve kariyeri boyunca birçok ödül kazanmasına ve altı kez NBA şampiyonluğu yaşamasına yol açtı. Onun bir yıldız olması, Bulls’un NBA’de üst sıralara çıkmasını sağladı ve onun sayesinde takım, tarihindeki en büyük başarılardan bazılarını elde etti.
Michael Jordan’ın Başarı Hikayesi
Jordan’ın Chicago Bulls’a katılmasından sonraki ilk iki yıl, takım için büyük bir sorun olan stadyuma giden yolların arabalar için yetersizliği nedeniyle zorlu geçti. Ancak Jordan’ın saha içindeki alçakgönüllü ama mücadeleci tavrı, kısa sürede NBA’nin en önemli yıldızlarından biri haline gelmesinin ana sebeplerinden biri oldu.
Jordan, kameralarla da çok iyi anlaşıyordu ve stili, reklam filmleri ve dergi kapakları sayesinde dünya çapında tanındı. Nike ile imzaladığı sponsorluk anlaşması ve ona özel üretilen Air Jordan ayakkabıları ise bir ilke imza attı. Ancak NBA kuralları gereği bu ayakkabılar yasaklanınca, her maçta NBA Komisyonuna ceza ödemek zorunda kaldı. Ancak Michael Jordan’ın ayakkabılarını giymeye devam etmesi ve Nike’ın bu cezaları ödemesi, Air Jordan markasının doğmasına yardımcı oldu.
Jordan, oyun sevgisi adına kontratına bir madde ekleyerek, sezon ortasında veya sonunda istediği zaman herhangi bir yerde basketbol oynamasına izin verdi. Bu da basketbolseverlerin ona olan hayranlığını arttırdı.
Ayrıca, ağzından çıkan dil, koşuş stili ve yaptığı smaçlarla NBA’e yeni bir stil getirdi. İkinci yılından sonra, Kuzey Karolina Üniversitesi takımının formasını giyerek uzun şort ve kafasını kazıtma tarzı da NBA’e yeni trendler kazandırdı.
Jordan, ilk yılından itibaren rakiplerinin “steps” yaparak top sürdüğünü ve hile yaptığını iddia etmeleriyle karşılaştı. Ancak her maçın ardından videodan hareketlerini göstererek hakemleri ikna etti ve rakiplerinin onu yakalayamadığı hızının gerçek olduğunu kanıtladı.
Jordan, alçakgönüllü tavırlarıyla her zaman örnek bir süperstar oldu. All-Star maçlarına seçildiğinde bile “en az bir tanesinde oynamak istiyorum” diyecek kadar mütevazıydı. 1985 Doğu Konferansı All-Star takımına seçildi ve 22 dakika sahada kalarak 7 sayı kaydetti. Ancak sol ayak kemiğini kırarak sonraki sezonu kaçırdı ve yeniden All-Star takımına seçilse de maçta yer alamadı. Ancak Play-off’larda Boston Celtics’e karşı kaydettiği 63 sayı ile tarihe geçen bir performansa imza attı.
İlk Şampiyonluk Yılları ve Rekorlar
1986-87 sezonu, Michael Jordan için oldukça başarılı geçti. Sezon boyunca 37.1 sayı ortalaması yakalayan Jordan, 9 maçta 40 sayının üzerinde skor üretmeyi başararak bir kez daha rekor kırdı. NBA All-Star haftasında smaç şampiyonluğunu da kazanan Jordan, artık tam anlamıyla “Air Jordan” olarak anılmaya başladı.
Ancak kaybedilen Play-off serisinin ardından, Bulls yönetimi Jordan’ın paslarını daha etkili kullanabilecek oyuncuları takıma dahil etti. Horace Grant ve Scottie Pippen, hem takım arkadaşları hem de Jordan’ın en yakın dostları oldu. Jordan, bu yıl normal sezon MVP’si, yılın en iyi savunmacısı ve All-Star’ın en değerli oyuncusu ödüllerini kazanarak tüm ödülleri tek başına topladı. Ancak konferans finallerinde “Bad Boys” olarak bilinen Detroit Pistons ekibi, Jordan’a karşı özel bir savunma stratejisi geliştirerek onu durdurmayı başardı. Bu efsanevi takımın koçu Chuck Daly ve ekibinin tasarladığı “Jordan Rules” adlı savunma planı, sonraki iki yıl boyunca da etkisini gösterdi.
1988-89 sezonunda ise Jordan, istatistikleriyle zirveye çıktı. 32.5 sayı ortalamasıyla oynayan Jordan, ayrıca 8.0 asist ve 8.0 ribaund ortalamalarını da yakalayarak tüm yönleriyle mükemmel bir sezon geçirdi. Ayrıca 2.89 top çalma ortalamasıyla sezonu da üçüncü tamamladı. Play-off’larda ise Cleveland Cavaliers’ı nefes kesen bir maçta 101-100 mağlup eden Bulls, galibiyeti son saniye basketiyle Jordan’a borçluydu. Bu efsanevi şut, “the shot” olarak anılıyor.
Phil Jackson’ın Gelişi
Michael Jordan’ın üst üste alınan 3. Doğu Konferans finali mağlubiyeti, bazı soru işaretleri doğurmuştu ancak o, karakteristik özelliklerinin en güzel örneğini sergileyerek en iyiyi başarana kadar pes etmemeyi seçti.
Yeni sezonda kendisini kanıtlamayı başaran Jordan, Bulls’un deplasmanda sadece 2 maç kaybederek rekorunu yenilemesine yardımcı oldu ve 3. kez art arda MVP seçildi. Ancak Play-off’larda yaptıkları daha da etkileyiciydi: 3 yıl üst üste kaybederek elendiği Detroit Pistons’ı 4-0’lık skorla süpürerek takımını finale taşıdı.
NBA Finallerinde, Magic Johnson’ın son yılında Lakers’a karşı evlerinde kaybettikleri ilk maçın ardından Jordan ve Bulls, yıllardır özlemini duydukları şampiyonluğa bir adım daha yaklaştılar. Peş peşe alınan dört galibiyet ve Jordan’ın 31.4 sayı, 6.4 ribaund ve 8.4 asist ortalamaları, şampiyonluk yüzüğünü takmalarını sağladı. Jordan, bu efsanevi performansıyla NBA tarihindeki en büyük oyunculardan biri olarak anılmaya devam etti.
Efsanevî Bulls Çağı
Michael Jordan, yeni sezonda oyun tarzını değiştirerek kafasını tamamen kazımıştı. Artık Larry Bird ve Magic Johnson gibi efsane oyuncuların yaptığı gibi o da bir yüzük takmıştı. Jordan liderliğindeki Chicago Bulls, devam eden iki sezonda; ilk finalde Clyde Drexler’lı Portland Trail Blazers’ı ve ikincisinde de Charles Barkley’li Phoenix Suns’ı yenerek şampiyonluğa ulaştı.
1992 finallerinin açılış maçında yine bir rekor kırarak 35 sayı atan Jordan, takımının 79-64 geriden gelerek 97-93’lük bir galibiyet almasında büyük rol oynadı.
Jordan, 1993 sezonunda da klasikleri ve rekorlarıyla devam ederek Patrick Ewing’li Knicks’i 4. kez geçti. Deplasman dezavantajıyla çıktığı seride rakibine şans tanımayan Bulls, 105-95 biten 4. maçta 54 sayı atan Jordan’ın performansıyla beklentilere cevap vermişti.
Beşinci maçta ise Jordan, 29 sayı, 10 ribaund ve 14 asistle triple-double yaparak yine rakibini çaresiz bıraktı. Madison Square Garden’daki 97-94’lük zafer, Bulls’un Knicks’i bir kez daha elemesini sağladı.
Finaldeki Phoenix Suns maçlarında ise Jordan, tutturduğu 41.0 sayı ortalaması ile harika bir performans sergileyerek 6 maçta bir başka yüzük kazandı. Bu başarı, belki de herkesin zihninde “Bu ne kadar sürecek?” sorusunu uyandırdı. Ancak Jordan oynadığı sürece, bu başarının devam edeceği kesindi.
Olimpiyat Şampiyonluğu
Michael Jordan, 1992 yılında Barcelona Olimpiyatları’na katılan Dream Team’in en gözde üyelerinden biriydi. 12 kişilik takımın bugüne kadar bir araya gelmiş en başarılı ve mükemmel takım olduğu görüşü, birçok otorite tarafından kabul edilen bir gerçektir. Takımın her bir üyesi ayrı bir yetenekti ve birbirleriyle uyum içinde çalışarak muhteşem bir performans sergilediler. Jordan, bu takımın parlayan yıldızlarından biriydi ve altın madalya kazanan başarılı bir olimpiyat serüveni geçirdi.
Dream Team, gittiği her yerde adeta pop yıldızları gibi karşılanmıştı. Her maçları büyük bir ilgiyle izleniyor, taraftarlar tarafından sevgi gösterilerine maruz kalıyorlardı. Bu takım, sadece ABD Basketbol Tarihi için değil, dünya basketbol tarihi için de bir dönüm noktasıydı. Dream Team, basketbolun sınırlarını zorlamış ve aynı zamanda olimpiyat sporunu da tamamen değiştirmişti.
Aynı yıl Michael Jackson’ın Jam adlı şarkısının klibinde rol alan Jordan, hayranlarının gözünde adeta bir süperstar haline gelmişti. Başarıları ve yeteneğiyle herkesi kendine hayran bırakan Jordan, sadece bir sporcu olmanın ötesinde bir ikon haline gelmişti.
Kaynaklar:
- “Michael Jordan: The Life” kitabı, Roland Lazenby
- “Dream Team: How Michael, Magic, Larry, Charles, and the Greatest Team of All Time Conquered the World and Changed the Game of Basketball Forever” kitabı, Jack McCallum